6 Ekim 2010 Çarşamba

Redemption - Snowfall on Judgment Day

Öncelikle şunu söylemeliyim ki Redemption grubuna olan ilgimin ilk nedeni Ray Alder oldu. Fates Warning'de hayranlıkla dinlediğim bir vokal olması beni bu gruba itti ama sonrasında grupta çok daha fazlasını bulduğumu söyleyebilirim. Hiç çekinmeden koyulan thrash riffleri, onlarla birlikte giden inanılmaz vokal melodileri ve mükemmel diyebileceğim bir düzenleme anlayışı. Fullness of Time ilk vurulduğum albüm olsa da Snowfall on Judgment Day beni bitiren albümleri oldu.

Müziğin detaylarına geçicek olursak. Albüm gene thrash rifflerinin progressive bir anlayış içinde eritildiği bir albüm ama bu sefer Fullness of Time kadar yuvarlak soundların içinde değil.(Bu söylediklerimden grubun Progressive Thrash yaptığı anlamı çıkmasın) Fullness of Time'ın ilginç bir yönü vardır benim için. Albümde inanılmaz thrash riffleriyle doludur ama soundunun o yumuşaklığından dolayı o agresifliği vermez. Bu albümde o riffleri hissedebiliyorsunuz. Daha keskin soundlar olduğu kesin. Böyle bir sound arkada gerçekten çok iyi olan piano partisyonları ile birleşince ortaya 2009'un en iyi albümlerinden biri çıkmış. Gitar soloları karşılıklı atışmalar gene mükemmel olmuş. İlginç olan bir kısmı, neo klasik etki taşıyan bu soloları kendi melodi anlayışlarıyla birleştirip ortaya mükemmel bir tat çıkarmaları olmuş.


Bu albümde beni büyüleyen kesinlikle nakaratların arkasında gizli olan pianolar oldu. Albümün birkaç yerinde kaybolup daha sonra bir yerlere gizleniyor sanki. Ama ortaya çıktığında bütün parçanın gidişatını belli ediyor neredeyse. Sanki vokal medodilerini tamamlar şekilde kullanmışlar. Vokal melodisiyle aynı gidiyor ama sanki bir adım daha fazlasını yaparak ona daha büyük bir anlam katıyor.

Ray Alder'ada bir parantez açmak gerekir diye düşünüyorum. Her geçen gün daha fazla sevdiğim bir vokalist oluyor. Ses tonu arkadaki müziğe göre inanılmaz farklı duygular katabiliyor ki, bu da aslında ne kadar mükemmel bir ses tonu olduğunu kanıtlıyor. Fates Warning'de dinlediğiniz zaman, örneğin Apsog'u ele alıcak olursak o atmosferin içinde o ses tonu derin duygular hissetmenizi ve kendinizden geçmenizi sağlıyor. Redemption gibi daha açık müziklerde ise bambaşka bir duygulara sebep olabiliyor. İki ayrı kişilik gibi ama bunu ses tonunu veya söyleyiş biçimini değiştirerek yapmıyor arkadaki müzik bunu ortaya çıkarıyor. James Labrie'de de aynı duyguya kapılıyorum. Bu gerçekten bir vokal için mükemmel bir şey olmalı.

Albümde melodi yoğunluğu hiçbir zaman bitmiyor. Sert riffler giderken bile vokal ve gizlenmiş pianolarla devamlı bir duygu aktarımı var. Bu albümün ilerde oldukça değişik yönlerinin ortaya çıkacağını düşünüyorum.

Chris Quirarte'nin ayrı bir tarafı var benim için. Ataklardaki partisyonlarına gerçekten hasta olduğum bir davulcu, bazı yerler düzmüş gibi geliyor ama müziğe o kadar güzel oturuyor ki muhteşem bir hava veriyor müziğe.

Ama şunu gene belirtmeliyim; müziği ayakta tutan ve Redemption'ı benim gözümde daha derinleştiren, duygusallaştıran, klavyeler oldu.

Songs / Tracks Listing

1. Peel (6:31)
2. Walls (6:57)
3. Leviathan Rising (6:42)
4. Black and White World (8:03)
5. Unformed (6:30)
6. Keep Breathing (7:37)
7. Another Day Dies (5:15)
8. What Will You Say (5:20)
9. Fistful of Sand (6:35)
10. Love Kills Us All / Life in One Day (11:00)

- Ray Alder / vocals
- Nicolas van Dyk / guitar, keyboard
- Bernie Versailles / guitar
- Sean Andrews / bass
- Greg Hoshariah / keyboard
- Chris Quirarte / drums


Albümü buradan dinleyebilirsiniz.

Albümü buradan satın alabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...